Vahdetivücut

Tasavvufi anlamda vahdetivücut “Bir bilme, Allah’tan başka varlık olmadığının idrak ve şuuruna sahip olmak” demektir.

Mabel Matiz’in son iki albümü üzerinde yaptığımız içerik analizi sonucunda vahdetivücut kavramı güftelerinde en çok geçen 2. kod durumundadır.

“Bak bana, gör kendini
Böyledir bu can dili”

Mabel Matiz’in “Fırtınadayım” şarkısında geçen bu mısralarında ve yine aynı güftede geçen

“Bu kavga tükenmeli, ayrılık tükenmeli
Bu savaş tükenmeli, en başa dönülmeli”

dizelerinde kâinatta tek bir varlık olduğu diğer tüm varlıkların mutlak varlığın yansımaları olduğu belirtilerek vahdetivücudun “birlik fikri” vurgulanmıştır.

“Kâğıt ve gönül, hokka ve divit
Çizdim cismimi, aslımdan ödünç”

Sanatçının “Enderun’da Aşk” güftesinde geçen bu dizelerde vahdetivücut felsefesinin temelinde yatan ikiliğin reddi ve tevhidin önemi hissettirilmiştir. Varlık, aslından ayrı değildir ve cismini ondan ödünç almıştır. Burada “ödünç” kelimesi rastgele seçilmemiştir. Türk Dil Kurumu, kelimenin anlamını “ileride geri verilmek veya alınmak şartıyla alınan veya verilen (şey)” olarak tanımlar. Kişi bu dünyada aslından, özünden geçici bir süreliğine ayrı kalmıştır. Manevi yolculuğunda aşk ile vahdetivücut anlayışını kavrayan kişi için artık bu ayrılık ortadan kalkar.

Serap Demirağ’ın resimlerinde vahdetivücut kavramını temsil eden nesne olarak “nar” imgesi çıkmaktadır.  1995’ten önce yapmış olduğu resimlerde narı, bir sistem olarak kullanmış, onu atomların bir araya gelerek oluşturduğu moleküler yapının örnekleri olarak algılamış, bir tek kök hücreden sayısız moleküler yapının oluşmasının da görsel örneği olarak betimlemiştir. 1995’ten sonraki yapmış olduğu resimlerdeki nara ise vahdetivücut felsefesindeki “kesrette vahdet” (çoklukta birlik) anlamını yüklemiştir:

Vahdetivücut kavramı ile ilişkili bir diğer kategori tasavvuftaki bir diğer kavram olan tecellidir. Çünkü tasavvufa göre tek varlık olan Allah’ın tecellisi yani yansıması ile tüm evren var olur. Vahdetivücudu felsefesini oluşturan tecelli eylemidir. Mutlak varlık tüm kâinata yansıdığı için varlıkta birlik söz konusudur. Tek varlık olan Allah’ın tüm yarattıklarına yansıması kişiyi yaşadığı bu alemde yalnız olmadığına, bir bütünün parçası olduğuna ve onu en çok seven varlığın her daim onunla olduğu fikrine götürür. Mabel Matiz’in Toy şarkısında bu durum şöyle dile getirilmiştir:

“Sen tabip, ben mi hasta
Sar beni, sar dedim, ondur da hemen”
(…)
“Açmadım ki daha
Sar beni gerçeğim”

Bu dizelerde geçen “sarmak” fiili ile tasavvufta vahdetivücut ve tecelli kavramları örtüşmektedir. Tek gerçeğin Allah olduğu, ondan başka ve ayrı bir varlığın olmadığı bilinciyle sanatçı burada, kendinin de mutlak olan varlıktan ayrı olmadığını dile getirmiştir. Üstelik sarmak yani onunla hemhâl olma eylemi beraberinde onmayı, yani iyileşmeyi, manevi mutluluğu da getirmektedir. Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’te “onmak” kelimesi “eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek; mutlu olmak, şifa bulmak, felah bulmak” anlamlarına gelmektedir. Şüphesiz sanatçı kelimeyi rastgele seçmemiştir.

Sanatçının “Aferin” adlı güftesinde geçen “Bak manzaraya, oku kendini” dizesi de tasavvuftaki tevhit anlayışını destekler niteliktedir. Tüm alem ve içindeki varlıklar Allah’ın birer tecellisi olduğuna göre çoklukta birlik anlayışı dizede dikkat çekmektedir. Tasavvufa göre insan, alemin özüdür. Tüm kâinat insanda toplanmıştır. Bu bağlamda dize aynı zamanda Şeyh Galib’in meşhur “Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen / Merdûm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” beytini hatırlatır.

Dini-Tasavvufi Türk edebiyatında pek çok soyut kavram ve duygu daha iyi anlaşılabilmesi için somut kavram ve nesnelerle temsil edilmiştir. Bu yapılan teşbihler özellikle tasavvufla ilgilenmeye başlayan kişilere yol gösterici olmuştur. Ayna teşbihi de vahdetivücut felsefesini somutlaştırması bakımından önemlidir.

“Geldim üryan, yangın her yan
Kırıldı aynam, görecek mi?
Aşk ile terli bu hayvan
Desturla öğrenecek mi?”

Mabel Matiz’in “A Canım” şarkısında geçen bu dizelerde insanın özünden kopuşu, yeryüzüne inip esas sevgiliden ayrılması dile getirilir. Dünya mutasavvıflar için bir sürgün, karmakarışık bir yangın yeridir. Tasavvuftaki varlıkların derecelendirilmesine atıfta bulunan bu dizelerde hayvan makamında olan varlığın insan ve insan-ı kâmil makamına ulaşması, yeniden aynada gerçek varlığını görebilmesi desturla değil tasavvufun ana ilkesi sevgi ile olacaktır.

Sanatçının “Aferin” adlı güftesinde geçen “Baktın bana gördün seni / Aynalar anlattı her bir şeyi” dizeleri de vahdetivücut, tecelli anlayışını somut bir şekilde anlatan ayna teşbihine güzel bir örnektir.

Serap Demirağ, Tuval üzerine karışık teknik. 2000. 120x110.

Serap Demirağ, Tuval üzerine karışık teknik. 2000. 120×110.

Serap Demirağ’ın resimlerini incelediğimizde ayna teşbihine yakın “cam” imgesi dikkat çeker. Sanatçı, “Görünmezlikten, bilinmezlikten yeryüzüne düşen camlar, ne kadar bocalarlarsa bocalasınlar, o ilk ve saf hallerine kavuşabilirler. Yeter ki istesinler”. diyerek, kullandığı imgelerin de tıpkı eserleri gibi zamanla gelişime ve değişime olan açıklığını vurgular.

Mabel Matiz’de özünden koptuğu için kırılan ayna, Serap Demirağ’da yeryüzüne düşen camlar, belli bir zorluk ve mücadeleden sonra yine ait olduğu asıl bütününe kavuşmaktadır. Mutlak yaratıcının ruhundan ayrılıp yeryüzüne inen, dünyanın acı gerçekliğinde kendini özünden koptuğu için gurbette hisseden fakat Allah sevgisi ile dolu bir kalple fenafillah makamına ulaşıp yine onda yok olan, özüne dönen insanı ve bu yolculuğu her iki sanatçı da kullandığı imge ve teşbihlerle somut bir şekilde aktarabilmiştir.

Matrix filminde yapay dünyadan ayrılmayı kabul eden Neo, gerçek dünyaya geçerken kendi suretini önce kırık aynada görmüş ardından dağılmış olan tüm parçalar aynada bir noktada toplanmış ve yaşadığı aydınlanmadan sonra kendini net bir şekilde aynada görebilmiştir.